İçeriğe geç

Köreltir ne anlama gelir ?

Bazen kelimeler, yalnızca söyledikleriyle değil, arkasındaki anlamlarla da kalır. Bugün size anlatmak istediğim bir kelime var: Köreltir. Kelime, bir anlama gelir ama ben, bu anlamın içindeki hikâyeyi keşfetmek istiyorum. Bir anlamın, insan ruhunda ne kadar derin izler bıraktığını hep merak etmişimdir. Belki de köreltir kelimesi de işte böyle bir şeydir: görmediğimiz, fakat hissettiğimiz bir şey. Hadi gelin, bu kelimenin anlamını bir hikâye üzerinden keşfedelim.

Bir Yaz Günü ve Bir İhtimal

Bir sabah, Ahmet ve Zeynep, yıllardır birlikte yaşadıkları kasabanın meydanında yürüyordu. Ahmet’in aklı sürekli çözüm arayışlarında, Zeynep ise duygularının derinliklerinde kaybolmuştu. Zeynep’in gözleri, sabahın ilk ışıkları gibi hafif solgundu, Ahmet ise her zamanki gibi bir şeyleri çözmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır bir şekilde, zihninde stratejiler kuruyordu.

“Zeynep, seni daha fazla üzmesine izin verme,” dedi Ahmet, elini cebine sokarak. “Bunu nasıl çözeceğimize karar vermeliyiz. Hadi, çözelim.”

Zeynep, sadece gülümsedi. Gülüşü, kararsız bir duyguyu taşıyordu, bir yandan huzur, bir yandan ise hüzün.

Ahmet’in anlamadığı şey, Zeynep’in yalnızca çözüm aramakla kalmadığıydı. Zeynep, aslında içindeki bir şeyi kaybetmişti. Köreltmişti onu, ama Ahmet bunu hiç fark etmiyordu.

Zeynep, yıllar önce bir gün hiç beklemediği bir şekilde kırılmaya başlamıştı. Hayatın küçük acıları, her geçen gün biraz daha içindeki ışığı köreltmişti. Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı, Zeynep’in kırık kalbini görmemişti. Bu, ilişkilerde bir şeylerin eksik olduğunun fark edilmediği o tuhaf andı.

Ahmet’in Stratejisi

Ahmet, her şeyi çözmek için mükemmel bir plana sahipti. Evet, hayatındaki her şeyi bir strateji gibi düşünüyordu. Ancak bir şeyi atlıyordu: strateji, yalnızca mantıklı olduğunda işe yarardı.

Zeynep’i seviyor, ancak Zeynep’in gözlerindeki kaybolan ışığı görmüyordu. Onun için her şey, bir çözümün peşinden gitmekti. Sorunlar ne kadar karmaşık olsa da, onları çözebilirdi. Ama çözüm, Zeynep’in kalbinde kırıklar olduğu sürece, hiçbir zaman tam olmayacaktı.

“Bir şeyler değişmeli,” dedi Ahmet bir sabah. “Belki de biraz daha fazla dışarı çıkmalı, seni tekrar hayata bağlamalıyım.”

Ama Zeynep yalnızca başını salladı. “Bazen… bazen hayata bağlanmak, istediğimiz kadar kolay olmuyor.”

Ahmet, çözüm bulmaya çalışarak, onun içindeki bu karanlık noktayı anlamadan devam etti. Ne yazık ki, bu çözüm çabaları Zeynep’in hislerini biraz daha köreltmişti.

Zeynep’in Empatik Bakışı

Zeynep, Ahmet’in çözüm arayışlarına saygı duyuyordu ama içindeki boşluğu doldurmak o kadar basit değildi. Hayatındaki şeylerin, her geçen gün biraz daha köreldiğini hissediyordu. Bir zamanlar parlak, renkli ve canlı olan hayalleri, şimdi solmuş, silik bir hatıra gibiydi.

“Ahmet, bazen insanın içinde o kadar büyük bir boşluk oluyor ki, dışarıdan gelen her çözümle biraz daha köreltiyor. Ben buna izin verdim,” dedi Zeynep, gözleri nemlenerek. “Bu dünyada her şeyin bir çözümü yok. Bazı duygular, yalnızca yaşanarak geçiyor. Hızlıca geçmeyen duygular da var.”

Ahmet, bu sözleri duyduğunda bir an durdu. Zeynep’in ruhundaki derinliği anladı; ancak çözümü bir kez daha aramaya koyulmak yerine, ona daha yakın olmanın ve sadece dinlemenin gerekli olduğunu fark etti.

Zeynep’in söyledikleri, Ahmet’in gözlerinde bir ışık yaktı. Yavaşça, “Belki de bu kadar çözüm odaklı olmak, senin içindeki ışığı daha da köreltmiştir,” diye fısıldadı.

Zeynep, gözlerini Ahmet’e çevirdi. Birlikte olduğunda, her şeyin daha derin ve anlamlı olacağını hissediyordu.

Sonuç

Köreltmek kelimesi, sadece bir şeyin fiziksel olarak zayıflaması anlamına gelmez. Ruh halini, duyguları ve ilişkileri de yavaşça etkileyen, ama fark edilmeyen bir durumdur. Zeynep’in hikâyesi, içinde kaybolan bir ışığa sahip birinin hikayesidir. Her şeyin çözümü olmayabilir; bazen bir şeyin sadece yaşanması gerekir.

Ahmet ve Zeynep’in ilişkisi, her çözümden önce, insanın içindeki duygulara dokunmayı gerektiren bir dönüşüm sürecidir. Bu yazı, belki de hepimizin içindeki o kaybolan ışığa, körelmiş duygulara bir hatırlatma olsun.

Peki ya siz, hayatta en çok neyi kaybettiniz? Duygularınızı bir köreltici gibi hissediyor musunuz? Ya da bu hislerden nasıl çıktınız? Yorumlarda görüşlerinizi paylaşın; belki hep birlikte keşfederiz, kaybolmuş ışığımızı nasıl geri getirebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap